Ceylan HAZİNEDAR / İnovasyon İçin Eğitim Vakfı Koordinatörü

Yaklaşık 3 yıldır özellikle lise öğrencilerinin dahil olduğu maker&inovasyon ve girişimcilik odaklı komünitelerde yer alıyorum, gençlere öğretmenin değil, onlarla birlikte öğrenmenin merkezde olduğu bir mentörlük anlayışıyla, katkı sunmaya çalışıyorum. Bu zamana kadar bu soruyu o kadar çok duydum ki, sonunda cevabı bu yazı oldu.

Sorunun cevabından ziyade “Maker Hareketi” nedir ? ne değildir? bu soruyu irdelemek daha doğru olacak kanısındayım. Literatürdeki anlamıyla: “Maker hareketi (Maker movement) teknoloji ve kendin yap kültürünü bir araya getiren, dünyada her geçen gün daha çok yayılan bir akımdır.” Yani, Google’a “Maker Hareketi” yazdığınızda karşınıza çıkan tanımlama bu. Artık hepimiz hareketin Amerika’daki garaj kültüründen ortaya çıktığını ve Dünyaya yayıldığını biliyoruz. Pek çok akım gibi, kendi yerel kültürünüze uyumlanmadıkça karşılığı sadece Amerika’da anlamlı duracak bir hareket Maker Hareketi. Peki uyumlanmadan ne kastediyoruz? Hareketi kültürünüzün öz dinamikleriyle harmanlamaz ve bu ebrudan bir üretim çıkaramazsanız, herhangi bir üretim olsa da ortaya çıkan sonuç, hayata dokunamayacak ve işlevsiz kalacaktır.

Bundan yaklaşık üç yıl önce İMECE hareketi ortaya çıktığında harektin üyelerinden Engin Ayaz İMECE medium hesabından şöyle demişti: ” Kolektivist toplum içinde, tüketerek var olan kitleleri, Anadolu’da var olan yapma kültürüne yaklaştırıp, yerel ve ‘gerçek’ problemlere odaklanarak, başka türlü bir üretimi körükleyebiliriz. Bunun için ise, maker hareketini buraya bire bir ‘getirmeye’ çalışmaktan çok, dönüştürmeye çalışmalıyız.

Belki de Türkiye’nin fikri, ‘kendin yap’ [do it yourself veya DIY] olmayacaktır, ‘beraber yap’ [do it together veya DIT] olacaktır. Hatta, belki bu yeni nesil bir kentsel imece kültürü olarak da tanımlanabilir.

Bu şekilde dönüştürülmüş bir maker hareketi biz ve bize benzeyen kolektivist toplumların katalizörü neden olmasın?”

Bu açıdan bakıldığında şimdiye kadar Türkiye’de maker hareketinin tam anlamıyla özümsendiğini söylememiz mümkün değil. Ülkemizdeki maker alanları genelde ticari yapılar olarak hayatlarına devam ediyor. Maker alanlarının geçici yada kalıcı anlamda bu hareketin en önemli dinamiği olduğunu kavrarsak ve bunu ortak alanlarda oluşturacağımız programlarla uygularsak, daha az maker alanının kapanış haberini duyarız diye düşünüyorum.

Bunun yanında fikir üretme ve paylaşmanın bir süreç olduğundan yola çıkarak, fikri ortaya atacak özgüvene sahip olma, bunu uygulayacak cesareti gösterme ve fikri güçlü hale getirebilmek için onu paylaşma refleksini oluşturabilmek için daha gitmemiz gereken çok yol olduğu kanısındayım.

İnovasyon İçin Eğitim Vakfı olarak ülkemizdeki bu durumu bir vakıf olmanın sorumluluğuyla dönüştürmeyi hedefliyoruz. Sloganımız olan “Are U Ready To Change Universe” de her bireyin kendi içinde yaratacağı dönüşümle ulaşılacak olan hedefi tam anlamıyla tanımlıyor.

Her yaştan öğrenmeye gönüllü kişilerle oluşturulması gereken Maker kültürü, her şeyden önce “Hata yapmayı, paylaşımı ve işbirliğini önemsemeli. Bireyin toplumsal güvenini ve özgüvenini yükseltme amacıyla yapılacak her çalışma, bu kültürün dönüştürülmesine yardımcı olacaktır.”

Bu prensipler etrafında hazırlanan eğitim prrogramlarımıza kayıt için tıklayın: 

 

 

 

 

 

Türkiye’de