Toktut: Askıya Yemek Bırak
TOKTUT, yetersiz beslenme sorununa odaklanmış bir yardımlaşma hareketidir ve sosyal sorumluk ilkesiyle çalışmaktadır. Derin yoksulluk içinde yaşam mücadelesi verenlere sağlıklı ve sıcak öğünler sağlar, dezavantajlı bölgelerde yemek ve gıda dağıtımları gerçekleştirir. Gıda yardımları hiçbir etnik, dini veya siyasi ayrım gözetilmeksizin ihtiyaç önceliğine göre dağıtılmaktadır.
Anadolu Maker Hareketi
Maker Kütüphanesi kurduğumuz okullar:
- Eral Okulları Adana
- Ankara Güdül Ortaokulu
- Özel Ege Lisesi
- Gaziantep Özel SANKO Okulları
- İzmir Özel Ege Lisesi
- Diyarbakır TED Koleji
- Uşak Kanyon Koleji
- Afyon Gazi Endüstri Meslek Lisesi
- Rize Özel Bilge Okulları
Anadolu Maker Hareketi Nedir?
Projemizde, Maker Kütüphanelerimiz, öğrenci ve eğitmen atölyelerimizle Anadoludaki öğrenci ve öğretmenlerimize “birlikte yap” kültürünü aşılayarak, tasarlamayı, üretmeyi, sonrasında bozup daha iyisini yapmayı öğretmeye çalışıyoruz.
Merzifon Topluma Hizmet Projesi
18-22 Haziran 2018 tarihleri arasında ikincisini düzenlediğimiz Merzifon Topluma Hizmet projesini gerçekleştirdik. On sekiz Robert Kolej öğrencisi ve iki öğretmen olmak üzere toplam 20 kişi Amasya’nın ilçesi Merzifon’da bir hafta boyunca eğitimler verdik. Hayatının 5 yılını bu ilçede geçirmiş biri olarak büyüyünce tekrar buraya geri dönmek benim için büyüleyici bir deneyimdi. Küçükken “keşke burada bu da olsaydı” dediğim noktaları büyüdükten sonra Merzifon’a katmak göründüğünden daha zordu.
Merzifon tarihteki yeri dolayısıyla çok önemli kültürel mirasa sahip bir yer. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’dan Amerikan Kız Koleji’ne kadar oldukça fazla kültüre tanıklık etmiş. Bu fırsat, Merzifon’da yaşayan insanları da oldukça etkilemiş. Örneğin Merzifon’da çok büyük üne sahip Uman soyadının sahiplerinden biri olan 95 yaşındaki Ahmet Bey’in hikayesi daha ilkokulda mahallenin elektrikçisi Hasan Abi’nin onu Merzifon Amerikan Kız Koleji’ne bozulan röntgen cihazının tamirini göstermek için çağırmasıyla başlamış. Tıp fakültesini bitirmesinin ardından yüklü miktarda borca girerek evine bir röntgen makinası almış ve birçok şehirden gelen hastaların tedavisiyle ilgilenmiş.
Bu bilgiler ışığında Merzifon’un geliştirilmesi gereken noktalarını belirleyerek bir proje oluşturduk. Sabahtan öğleye kadar verdiğimiz İngilizce derslerinin ardından Drama, Destination Imagination, Spor, Müzik ve STEM(fen, teknoloji, mühendislik, matematik) eğitimleri verdik. Bu eğitimlerde önceliğimiz, çalıştığımız çocukların yetenekli oldukları konunun alt başlıkları hakkında neler yapabileceklerini onlara göstermek oldu ve gerisini onların hayal gücüne bıraktık. Bu sayede yaratıcı ve özgür bir şekilde çalışma fırsatı bulmakla kalmayıp özgüvenlerini daha da kuvvetlendirdiler. Bir hafta boyunca Makerlığı, yani “kendin yap” kültürünü aşılamayı amaç edinerek öğrencilerimize tasarlamayı, üretmeyi, sonrasında bozup daha iyisini yapmayı öğretmeye çalıştık.
Bir dayanışma projesinin iyi olması yolunda atılan en büyük adımlardan biri sürdürülebilirliğin sağlanmasıdır. Evet, bir hafta Anadolu’nun belki de hiç bilinmeyen köylerine gidip oradaki çocuklara farklı bir deneyim yaşatmak mükemmel bir his. Onları oldukları kişi olarak kabul edip hayal kurmaya ve hayallerini gerçekleştirmeye teşvik etmek ise bambaşka bir deneyim. Ancak bunun yalnızca bir hafta sürmesini değil, sürekliliği olan bir proje haline gelmesini dileyerek adımlarımızı attık.
Teknoloji çağının içine doğmuş bireyler olarak gelişmelere ve değişimlere ayak uydurup üretkenliğimizi arttırmamız gerekiyor. Alfabeyi bildiğimiz gibi kodlamayı öğrenip hayat standartlarımızı en üst seviyeye taşıyacak ürünler üretmeliyiz. Ülkemizin kalkınmasını ve ilerlemesini sağlamak adına çocuklara erken yaşta teknoloji eğitimleri vermeli bilimsel yaklaşımlarını destekleyici materyallerle büyütmeliyiz. Merzifon Projesi ile Anadolu’ya maker faaliyetlerini yaymanın tohumlarını atıp öğrencilerin yaratıcılık, analiz ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirmek için derslere başladık.
Massachusets Institute of Technology (MIT) Üniversitesinin çocuklar için tasarladığı bir görsel programlama dili olan Scratch’in eğitimlerine başladık. ABA Yayın’den aldığımız sponsorlukla öğrencilerimize 3 farklı Scratch kitabı olmak üzere toplam 300 tane kitap dağıttık ve bu kitaplar üzerinden ders işledik. Evde oynadıkları oyunların temellerinin nasıl oluşturulduğundan, simülasyon, hikaye oluşturma ve etkileşimli sanat anlayışına kadar geniş bir yelpazede çalışmalar yaptık.
Toplum odaklı düşünme ve davranış becerilerinin gelişmesi ve çevresel problemlerin çözülmesine yönelik adımlar atılması amacıyla oluşturulmuş Topluma Hizmet Projeleri her iki taraf için de çok önemli deneyimlerin elde edilmesini sağladığı kanaatindeyim. Öğrendiğimiz kadar öğrettiğimizi umut ediyorum. Projemize yönelik aldığımız tepkiler gerçekten kalbimize dokundu. Geçen sene Atatürk İlkokulu’nda gerçekleştirdiğimiz projede yer alan bir öğrenci bu yıl da İngilizce dersleri verdiğimizi öğrenince bu yıl içerisinde girdiği bütün İngilizce sınav notlarını ve madalyalarını bir sonraki gün bize getirdi. Bununla birlikte, geçen sene Robert öğrencilerinden bir tanesi okula kendi basket topunu bırakmış. Bu topla sürekli basket oynayan bir kız annesi üzerinden bize bir not iletti, “O basketbol topu sayesinde ben baskete başladım ve şu anda okulumun takımında oynuyorum!”. Son olarak da, bizimle eğitimlere katılan bir öğrencimiz eve gider gitmez çantasına sarılarak içindeki bütün kitapları çıkarmış ve ders çalışmaya başlamış. Okulların tatil olduğunu hatırlatan annesine ise “Çok çalışıp abla ve abiler gibi olmalıyım” sözlerini söylemiş. Bu ve bunun gibi olaylar bizi gerçekten çok mutlu ediyor. Büyük bir kitleye hitap etmeye çalışıyoruz ve hayatlarında ufak da olsa bir farklılık yaratmayı deniyoruz. Bu eğitimleri özümseyen çocukların olması bizim geleceğimiz için çok umut verici bir durum.